İslam fıkhının, dininin ve dünya görüşünün kaynağı hiç kuşkusuz Kitap (Kur'am-ı Kerim) ve Sünnet'tir. Kur'an'ın temellendirdiği İslam'ın ilke ve kurumlarının, anlatım ve hayata geçirilmesi işlevi Hz. Peygamber'in siret ve Sünnet'i tarafından -evrensel seçeneklere imakn verecek tarzda- yerine getirilmiş ve yorumlanmıştır. Bu, Hz. Peygamber'in tebliğ ve beyan görevinin tabii sonucudur. Bu açıdan bakılınca Sünnet, bize sadece kulluk görevlerimizi değil, hayatı yani dünya ve ahireti bir bütün olarak ve kulluk çerçevesine ters düşmeyecek şekilde değerlendirmeyi örneklendiren ve öğreten bir kaynaktır. Sünnet'in tanım ve tanıtım farklılıkları bir yana, onun aydınlatıcı ve kurucu niteliği ve işlevi üzerinde durulduğu zaman Yusuf el- Karadâvî'nin Bilgi ve Medeniyet Kaynağı Sünnet başlığının ne derece isabetli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Elinizdeki bu kitapta müellif, son dönemlerde kültürler ve medeniyetler arası rekabetin ürünü olarak özellikle ve ısrarla ortaya sürülen Sünnet'e ve Sünnet verilerine yönelik itirazları da dikkate alarak Sünnet'in ne ölçüde ve hangi boyutlarda bilgi ve medeniyete kaynaklık ettiğini göstermeye çalışmaktadır. Bir iddia veya reddiye olarak değil, bir tespit ve tetkik olarak Sünnet'in bu iki konuda üstlenmiş olduğu rolü öne çıkarmaktadır ve ispat etmektedir. Bu yeni yaklaşımıyla yazar, Müslüman aklına, sahip bulunduğu bil ve medeniyetin mahiyetini kavramanın; teori ve pratik olarak kendine ait değerin farkına varmanın yolunu açmaktadır. Dolayısıyla , söz konusu iki noktadan (bilgi-medeniyet) Sünnet'e ve İslam'a yöneltilen itirazlara ve tepkilere de delile dayalı cevaplar vermiş olmaktadır.