Bilimin tarihi insanlık kadar eskidir. Bu nedenle bilim üzerine düşünmek, insanın vazgeçemeyeceği asli çabalarından birisi olmuştur. Teknoloji, tekerleğin icadından internete kadar pek çok buluş vasıtasıyla gündelik hayata sirayet ederken bunların gerisinde yerini her geçen gün biraz daha sağlamlaştıran bir bilim düşüncesi vardır. Ne var ki teknik ilerleyip bilimler özelleşirken, araştırmalar çeşitlenip bilim dalları küreselleşen piyasanın isteklerine boyun eğerken, bilimin insan için olduğu gerçeği gün geçtikçe daha çok görmezden gelinmektedir. Paradoksal bu iki tutum nedeniyle "bilim"in ne olduğu ve nasıl ilerlediğine ilişkin temel sorular geçerliliğini korumaktadır.
Elinizdeki bu kitap, bilim tarihi ile felsefesinin birbirinden ayrışık düşünülemeyeceği savından yola çıkıyor ve Henri Poincaré, Pierre Duhem, Alexander Koyré, Karl Popper, Imre Lakatos, Paul Feyerabend, Thomas Kuhn ile Willard Quine gibi pek çok bilim felsefecisinin ana düşüncelerini serimleyerek bilim üzerine düşünmenin neden halen güncel olduğunu ve bundan neden vazgeçemeyeceğimizi gözler önüne seriyor.