Bilim insanları ve bilim/teknoloji/yenilik üreten kuruluşlar ile toplumun farklı kesimlerini buluşturan ve etkileşime sokan her türlü süreç bilim iletişimi kapsamında değerlendirilebilir. Bilim ve teknolojinin siyasi ve ekonomik iktidar yapılarıyla ilişkileri yoğunlaşırken, bu alanlarda yaşanan gelişmelerin dünyamızı baş döndürücü bir hızla etkilediği, COVID-19 salgını, iklim krizi, nükleer enerji, deprem riski, ekolojik sorunlar gibi küresel ve yerel ölçekteki bilimsel temelli kamusal meselelerin yoğun olarak tartışıldığı ve bilim karşıtı eğilimlerin yükselişe geçtiği günümüzde, toplum ile bilim dünyası arasında sağlıklı bir bilgi akışı ve etkileşim de giderek daha önemli hale gelmektedir. Söz konusu gelişmeler toplumun bilimsel bilgi ışığında tek yönlü olarak 'aydınlatılmasının' ötesine geçen ve halkın bilimsel/teknolojik süreçlere ve bilim politikalarının geliştirilmesine kendi çıkarları, kaygıları ve beklentileri çerçevesinde aktif bir şekilde katılımını öngören yeni bir bilim iletişimi paradigmasını da zorunlu kılmaktadır. Bu derleme kitap söz konusu paradigma çerçevesinde, bilim ve sağlık gazetecileri, bilim kuruluşları, bilim halkla ilişkileri uygulayıcıları, çevrimiçi bilim anlatıcıları gibi bilim iletişiminin eski ve yeni aktörlerine odaklanan, Türkiye ve dünyadaki uygulamaları üzerinden bilim iletişiminin mevcut sorunlarını ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerini ele alan yazılardan oluşmaktadır. Kitabın bilim iletişimine dair gerçekleştirilecek yeni araştırmalar için yol gösterici olması, başta bilim gazetecileri olmak üzere alanda çalışan meslek profesyonelleri, iletişim öğrencileri ve konuya ilgisi olan kişiler açısından faydalı olması hedeflenmektedir.