ldo Rossi'nin, Arketon Yayınları içinde yer alan ilk kitabı Bilimsel Özyaşamöyküsü, Berk Cankurt'un çevirisiyle yayımlandı. Kitapta, Rossi'nin anlatısına fotoğraflar ve kendi çizimleri eşlik ediyor. Aldo Rossi'nin yazıları mimarlığının ve çizimlerinin oluşturduğu yapıtından ayrılamaz. Bu özyaşamöyküsü basit bir kendine bakışın ya da kuramsal bir soyutlamanın ötesinde, mimari imgelemin ürünü olan yazınsal bir yaratımdır. Rossi'nin kendi geçmişiyle kurduğu söyleşi, bir yandan çocukluk anılarını ve felsefi düşüncelerini içeriyor, bir yandan da sanatsal ve yazınsal etkilenmelerini, yinelemenin, kolajların ve tiyatro saplantısının yapıtına taşıdığı büyüyü gösteriyor. Rossi'nin yazısı mimarlığına benziyor: nostaljik, yalın, zarif ve keskin.
Rossi kitabında şunları söylüyor: "Bu notları tutmaya başlayalı on yıldan fazla oluyor. Ve şimdi onları, basit birer anı yazısına dönüşmesinler diye bir sonuca bağlamaya çalışıyorum. Yaşamımın belli bir döneminden itibaren mesleği ya da sanatı şeylerin ve kendimizin bir izdüşümü olarak düşünmeye başladım. Bu nedenle Dante'nin otuzlu yaşlarındayken yazdığı İlahi Komedya'ya her zaman büyük bir hayranlık beslemişimdir. İnsan otuz yaşına bastığında belirli bir şeye son halini vermiş veya en azından ona başlamış olmalı ve aldığı eğitimin bilançosunu çıkarabilmeli.
Çizimlerimin ya da yazılarımın her biri bana iki farklı anlamda değiştirilemez görünüyordu: Bir yandan deneyimlerimi kesin bir sonuca bağlıyorlar, diğer yandan da üzerine başka bir söz söyleme
fırsatı bırakmıyorlardı. Her yaz mevsimi bana sonuncusuymuş gibi geliyordu. İşte bu sürekli değişmezlik hissi birçok projemi açıklamaya yarayabilir. Ama mimarlığımı anlamak veya açıklamak için olayların ve izlenimlerin kökenine bir kez daha inmem, onları betimlemem veya betimlemenin bir yolunu bulmam gerekiyor.
Bu kitapta projelerimi, yazılarımı ve çalışmalarımı, onları yorumlayarak, betimleyerek ve aynı zamanda yeniden tasarlayarak aralıksız bir biçimde çözümlemeyi düşünüyordum. Ama tüm bunları kaleme alarak, öngörülememiş ve öngörülemeyecek şeylere yol açan başka bir projenin ortaya çıktığını görüyorum.
Benim için her şeye rağmen değerli olmayı sürdüren özgün projeyi değiştirecek başka anılar, başka gerekçeler beliriyor; elbette, ölçülü bir düzensizlik içerisinde. Ve belki de yalnızca tek bir projenin öyküsünü anlatan bu kitabı, birtakım küçük değişiklikler ve düzenlemeler aracılığıyla da olsa yeni projelere, yeni mekânlara, yeni tekniklere ve yaşamdaki diğer bütün biçimlere uydurulabilsin diye artık burada sonlandırmam gerekiyor."