İnsanın gündelik hayatını anlamlandırma çabası, onu sıklıkla karşılaştığı durumların ardında daha farklı sebepler aramaya iter. Benzeri durumlarda akla ilk gelen metaforlardan biri buzdağıdır. Olaylar karşısında akıl edebildiklerimiz ve üzerine somut biçimde yorum yapabildiklerimiz buzdağının görünen kısmını oluştururken, görünenin ardında bizler için çok da açık olmayan bambaşka bir dünya söz konusudur. Freud da insanı ele alırken "ben"i açıklamak için buzdağı temsilini kullanır. Buzdağının görünen yüzü bizler için daha tanıdık olan bilinci temsil ederken, insanın az bilinen yanı derin sular altındadır. Buzdağını tanımlamak için suyun üzerini ve altını beraber ele almak gerektiği gibi, Freud'a göre insanı anlayabilmek için de bilinç ve bilinç dışını tamamlayıcı unsurlar olarak değerlendirmek önemlidir. Bilinç dışına itilen düşünceler ve bireylerin düşüncelerini bastırma eğilimi, kavramın egoyla olan ilişkisi, en temel dürtülerimizin ve korkularımızın bilinçten nasıl uzaklaştırıldığı ve insan saplantılarının ortaya çıkma biçimlerini bir araya toplayan Bilinç Dışı bu alanda temel fikirleri barındırmaya devam ediyor.