'Bilinç ve Put' isimli eserimizin ilk basımından günümüze tahminlerin ötesinde hızla gelişen olaylar bir kez daha göstermiştir ki, etrafımızda kopan kıyametlerin oluşturduğu toz duman altında neyin ne olduğunu, nereden geldiği, kime yaradığı, niçin yapıldığı gibi temel soruları havi bir yoğunluğun gittikçe artan alacakaranlığında her biri adeta farklı renk, biçim ve desenlerde yetmiş yedi kılıfla saklı hakikatin sade yüzüne ulaşmak için doğru kıstaslara olan hacetimizin de o oranda arttığı kanaatindeyim.
Riyanın, şirkin, küfrün, nankörlüğün, cebanetin, meskenetin, ihanetin, satmanın, gizli ittifak veya iş birliklerin, algı operasyonlarının, 'cambaza bak!' bağrışların gırla gittiği günümüzde önümüze düşen sayısız haberin ve bilginin tek başına yeterli gelmeyeceği, 'dün olmuşların neden ve nasılına' dair sahih tefsir ve te'villere olan ihtiyacımızı azaltmadığı, aksine bizi kuşatan kesif bulutların ağırlaştıkça tepemize yaklaştığı, görüş alanımızı daralttığı ve o oranda da eşyayı görme imkânımızı tükettiği böylesi bir atmosferin 'sahih bilinç' için büyük bir tehdit oluştururken 'alacakaranlıkları seven putlar' için de büyük fırsatlar hazırladığı açıktır.
Hal böyle olunca yola ufukların ötesinden başlaması beklenen 'Mü'min basiretini daha berilerde körelten bir karanlıkta saklı pusuların varlığını elbette ki hesaba katmalıyız. Bunun için o denli bir kesafeti delip hakikatin yüzünü görme imkânı sunacak bir cehde soyunmak zorundayız. Bu da atalarımızdan devraldıklarımızı, yani bize öğretilmişleri veya bizden öncekiler tarafından ismi konulmuş, tanımı yapılmış her türlü bilgi, inanç, fikir, simge ve yargıyı en ince elekten geçirmek gibi bir vazife yükler omuzlarımıza.
İkinci baskıya hazırladığımız bu eserin geleceğe nereden nasıl akacağı henüz bilmediğimiz meçhul yolun saliklerine bir ışık umudu taşımasını dilerim.
Başarı Allah'tandır.