Tarihin çeşitli safhaları ya da coğrafyanın farklı bölgelerindeki öznel tanımlarından ziyade, gerçekten evrensel bir "tanrı fikri" tasavvuru üzerinde duran Butler, Babil kozmolojisinden,Yunan ve Sami dünyasına; Hint ve Uzakdoğu mitolojisinden Sibir anlatılarına kadar geniş bir alanı tarayarak "öz" bir "tanrı fikri" kavrayışına erişmeye çalışıyor.
Canlılığın ne olduğunun sorgulandığı bir dönemde ortaya çıkan bir canlılık dışı tanrı arayışının; kavranması zor ve evren dışındaki güçlerin bir açıklaması olarak sunulan deistik görüşlerin ve İbrahimî dinlerin "kendikendini yaratan tanrı" görüşüne kadar farklı tanrı tasavvurlarını sentezleyen Butler, bu kısa ama etkili düşünce akışında, uzmanlığını ortaya koymuştur.
"Canlıların değişime uğrama yetilerinin olduğunun keşfedilmesi büyük bir şaşkınlıkla karşılanmış ve bu keşfe karşı yapılan, ham, sığ ve abes ifadelerin yerini aydınlanmaya bırakması yüz yıldan fazla zaman almıştır. Canlıların değişime karşı duran tarafının, değişimi destekleyen tarafından daha ağır olması nedeniyle, sağduyu ve tahammülü takdir etmeyi öğrenmemiz de başka bir yüzyıla mâl olabilir."