"Şimdi artık anlayabiliyorum ki, –bunu anlamayı öğrettin bana!– bir kızın, bir kadının yüzü, bir erkek açısından alışılmadık ölçüde değişkendir. Kadın yüzü, çoğunlukla bazen bir tutkunun, bazen bir çocuksuluğun, bazen bir yorgunluğun sadece aynasıdır ve aynadan yansıyan bir görüntü kadar hızla akıp gider. Bir erkek açısından bir kadının yüzünü yitirmek çok daha kolaydır. Geçen yılların o çehrede yarattığı değişiklikler, ışık ve gölge oyunu gibidir, üstelik giysiler her defasında kadının yüzünü farklı çerçeveler içinde gösterir.
O zamanlar henüz yeni bir genç kız olduğum için senin unutkanlığını anlayabilecek durumda değildim. Seninle ölçüsüz ve sürekli ilgilendiğim için iç dünyamda senin de sık sık beni düşüneceğini ve bekleyeceğini sanan çılgınca bir düşünce vardı. Yoksa aslında senin için bir hiç olduğumu, bana ait herhangi bir hatıranın en hafif şekliyle bile seni etkilemediğini bilseydim şayet, sanırım soluğum kesilirdi."