Âşık Veysel'in hayatını ve sanatını yazarken yaşadığı coğrafyayı ve tarihsel süreci her açıdan ele almak; Veysel'i, Veysel yapan etmenleri yani, yoksulluğu, yani çiçek hastalığını, eşinin kendisini terk etmesini, Halkevlerini, Köy Enstitüleri'ni, Cumhuriyet'i ve Cumhuriyet'in toplumsal önemini ele alarak yazmak gerekiyor. Veysel adı acıdır, ıstıraptır, dirençtir, her şeye rağmen var olmaktır.
Gözleri görmeyen, herkesin yardımına ihtiyaç duyması gereken bir insan sazını omzuna asmış, saza "şeytan" dendiği bir dönemde "uzun ince bir yolda" köy köy, kasaba kasaba dolaşmış Cumhuriyet'in hedefleri doğrultusunda yürümüş bunun dışında bir ödün vermemiştir.
Aşık Veysel, bu topraklarda yaşayan halkın çok kimlikli yapısını kıymetli bulmuş, şiirlerinde birliği, kardeşliği, çalışkanlığı, güzel ahlakı ve doğruluğu işlemiş, halk ile aydınlar arasında iki yönlü bir köprü vazifesi görmüştür. Bu yönüyle Âşık Veysel, yerellikten çıkmış ulusal, hatta evrensel bir kimlik kazanmıştır.
Aramızdan ayrılalı 49 yıl geçmesine rağmen, saz ve söz şairlerinin müstesna kabiliyeti ve pek nadir örneklerinden biri olan Âşık Veysel, Türk folklorunda kendi nev'i arasında şahsına münhasır bir insan olarak yaşayacaktır.
Aşık Veysel'in yaşamını, sanatını, âşıklık geleneğindeki yerini, anılarını, kendisiyle yapılan röportajları, başkalarının, kendisi için söylediği sözleri, hakkında yazılan kitapları, makaleleri, filmleri, âşıkla ilgili her ne varsa üç bölüm halinde ele aldığım çalışmamda eksiksiz olarak bulabilirsiniz.