Bugünkü teknik ve teknoloji bizi kuşak çatıșması,
hesaplamalı düşünme tarzı, büyük veri ve genel
olarak da dijital kültürle tanıștırdı. Akademiden
dine kadar kültür ve gündelik yaşam, her yöne
doğru dijitalleșiyor. Simdi felsefi ve sosyolojik
olarak neler olup bittiğini anlamanın tam
zamanıdır.
Teknoloji-insan etkileşimine odaklanan bu kitap,
bilișim devriminin inșa ettiği yeni yapıları felsefi ve
sosyolojik bir bakış açısından analiz etmektedir.
Teknoloji; bilgi edinme sürecindeki insani kusurları
ortadan kaldırabilir, binlerce yıllık beșeri sorunlara
kalıcı çözümler sunabilir, varlığın doğal eksikliğini
tamamlayabilir hatta ikinci el mamül nesnelerden
müteșekkil yahut da tümüyle sanal yeni varlık
katmanları yaratabilir. Peki, bunu yapmanı bir
bedeli var mıdı? Teknolojik konforun elbette bir
bedeli vardır ve bu, çoğu zaman teknolojinin
bedenlerimiz, ilişkiler biçimlerimiz ve zihinlerimiz
üzerinde bıraktığı yan etkilerde gözlenebilir. Bu
yan etkiler öylesine kalıcıdırlar ki teknolojinin dert
mi yoksa deva mı olduğu sorusu, sunduğu
nimetlerle birlikte ele alınması gereken insani acil
uyarı sisteminin bir parçası oluverir.