Milyonlarca yıl önce evrimleşerek bazı beceriler elde eden insanlar için evrim, daha ince işler yapma konusunda becerilerinin gelişmesinde itici güç olmuştur. Dolayısıyla karmaşık aletler yapma ve bunları kullanabilme kabiliyetleri de ilerlemiştir. Üstün öğrenme becerisi sayesinde doğanın o benzersiz olanaklarını keşfederek güç kazanmışlar, temel dil yeteneğinin gelişiminin ardından yeni dillerde iletişim kurabilmişler ve böylece günümüz gelişmiş toplumlarının oluşmasında başrolü oynamışlardır. Çok eski çağlardan beri insanlar daima gereksinimleri doğrultusunda hareket etmenin yollarını aramışlardır. Gereksinimlerin giderilmesi başka yeni gereksinimlerle ve problemlerle karşılaşmanın ya da farkına varmanın kapısını aralamıştır. Yeni teknolojiler, icatlar, düşünce akımları, paradigmalar hep insanoğlunun yeniye, farklıya, değişime olan merakı, öğrenme isteği ile gerçekleşmiştir. Bahsettiğimiz bu konuların kesişim noktasında bilgi yer almaktadır. İlk çağlardaki bilginin yerini artık devasa hacimde, hızda ve değerde bilgi almış, insanların olduğu kadar işletmelerin, toplumların ve hatta devletlerin avantaj elde etme nedeni olmuştur. Eskiden hayalini bile kuramadığımız pek çok hesaplamayı, analizi yapabilecek düzeye ulaşmamızın ana nedeni yine bilgidir. Bilgi sayesinde yeni teknolojilerin yaratılması, kullanılması, yarar sağlaması için teoriler, uygulamalar geliştirilmiş, çalışmalar yapılmış, daha iyi, daha hızlı, daha verimli, daha ekonomik olanlara ulaşmak için hep bir çaba içinde olunmuştur. Teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişimde kullanılan ve bilimin de dayanağı olan bilginin özellikle elektronik makineler aracılığıyla düzenli ve akla uygun bir biçimde işlenmesi bilimi şeklinde tanımlanan bilişim, hayatımızda vazgeçilmez bir öneme sahip olmuştur.
Yaşadığımız çağa gelene kadar her bir değişikliğin temelini oluşturan, inceleme, araştırma, öğrenme ve gözlem yoluyla elde edilen bilgi, işletmelerin iş yapma biçimlerini de değiştirmiştir. Bir örgütün günlük işlerine veri ve enformasyon işleme desteği sağlamak, farklı yönetim kademelerinde etkili ve verimli bir şekilde karar vermek, koordinasyonu ve denetimi kolaylaştırmak için sürekli veri ve enformasyonakışını gerçekleştiren bilişim sistemleri,
günümüz işletmelerinin vazgeçilmez, stratejik bir parçası olmuştur.
Yeni teknolojilerin üretim sistemlerinin daha önceki uygulamalarına bakıldığında, teknolojik icatlar ile daha sonraki yaygın kullanımları arasındaki zaman aralığının sürekli azaldığı dikkat çekmektedir. Keşfinden, yaygın olarak kullanılmaya başlanması arasında yüz yıl olduğu dönemler, yerini bugün çok daha kısa sürede hızlı gelişmelere bırakmıştır. İnternetin teknik omurgası olan kişisel bilgisayarlar, yaklaşık 20 yıl sonra yerini dijital platformlara, on yıl içinde gelişmiş teknolojiye sahip telefonlara bırakmıştır. Günümüzde ise insanlar, akıllı telefonları olmadan günlük aktivitelerini yerine getiremez hale gelmişlerdir. Akıllı telefonlar, internet ve diğer dijital platformlarla birlikte çevrimiçi dünyaya sonsuz kapılar açmıştır.
İşletmelerin dijitalleşmeye ve değişime gereksinim duymasının nedenleri saymakla bitmez. Pek çok insan bir taraftan online alış‐veriş yaparken bir taraftan fiyatları, ürünleri ve hizmet düzeylerini karşılaştırdığı için satın alma biçimleri değişmektedir. Bu da örgütlerin, müşteri deneyimiyle daha fazla ilgilenmelerinin gerekliliğini ortaya koymuş, kendilerini tüketicilere göre farklılaştırma ihtiyacı duymuşlardır. Dolayısıyla bilişim sistemleri ve teknolojileri çözümü sunmanın maliyetindeki değişim de bundan payını almıştır. Yeni teknolojiler sayesinde, yeni rakipler her şeyi kendileri geliştirmek zorunda kalmadan bir örgütün değer zincirinin belirli alanlarına yönelebilecek duruma gelmişlerdir. Düşük maliyetler, daha hızlı teslimat, yeni dinamikler rekabet ortamını değiştirerek, kurulan iş modellerini baltalamakta ve hem iş dünyasında hem de bilişim sistemleri ve teknolojileri üzerinde hızla değişim için baskı yaratmaktadır. Sözü edilen unsurlar, işin stratejik içeriğinin de değişikliğe uğramasına yol açmıştır. Bu da işletmeleri buna cevap vermek için daha bütüncül yolları gözden geçirmeye itmektedir. Bu ortamda çoğu stratejinin raf ömrü oldukça kısalmıştır. Birçok işletmenin günlük operasyonları giderek yeni bilgi işleme teknolojilerine bağımlı hale gelmiştir. Bilişim teknolojileri personeli, yeni teknolojiler, yeni çalışma yöntemleri, veriler üzerine yeni bir odaklanmaya, risk, güvenlik ve uyumluluk konularına yoğunlaşmaya gereksinim duymaktadır. Dolayısıyla var olan becerilerin de değişmesi gerekecektir.
Günümüz hız çağında örgütler, gereksinimlerini karşılayacak bilişim sistemleri ve teknolojilerinden en etkili bir şekilde yararlanma ihtiyacı duymaktadırlar. Her türlü bilgiyi optimal ve uzun vadede etkili bir şekilde yönetmek için planlama ve stratejik düşünmek kaçınılmazdır. Stratejik düşünmek, yalnızca bilişim teknolojilerini rekabet avantajı için uygulamak üzere proaktif olarak potansiyel fırsatların aranması değil, tüm bilişim sistemleri ve teknolojileri yatırımlarına stratejik bir yaklaşımın benimsenmesiyle de ilgilidir.
Bu noktadan hareketle kitabın amacı, artık bir stratejik unsur olduğu kabul edilmesi gereken, kimilerine göre kabul edilen bilişim sistemleri ve bilişim teknolojilerinin özünü oluşturan insan ve bilginin kökeninden itibaren felsefi anlayış ve düşüncelerdeki değişim yolculuğuna çıkarak bilgi ve strateji anlayışının bilişim sistemlerine ve teknolojilerine yansımasını vurgulamak olmuştur. Kitabın ilk bölümünde insanoğlunun ilk çağlarından itibaren düşünce ve gereksinimlerinde zamanla gerçekleşen değişimin günümüze gelene kadar hangi dinamiklerin etkisi altında farklılaştığı, insan beyninin keşifler yapacak, savaşlara neden olacak, rakip işletmelere fark yaratan stratejiler üretecek büyük bir güç olduğu vurgulanmak istenmiştir. İkinci bölümle birlikte devasa büyüklükte, hız ve değerde verilerle mücadele içinde olan işletmeler için bilişim sistemleri ve teknolojilerinin önemi, nasıl bir stratejik değere dönüştüğü ele alınmıştır. Üçüncü bölümde bilişim sistemleri ve teknolojileri stratejisi geliştirme süreci, bu süreçte karşılaşılabilecek problemler, sürecin etkili bir şekilde yönetimi konularına odaklanılmıştır. Dördüncü bölümde ise bilişim sistemleri ve teknolojileri stratejisinin iş stratejisi ile birlikte ele alınması gerektiği, birbiri ile uyumlu olması anlayışına ilişkin yol haritaları sunulmuş ve bazı teknikler önerilmiştir.
Türkçe alanyazında bu başlık ve içerikte kitabın olmaması nedeni ile, bu çalışmanınilgili alanyazına eşsiz bir katkı sağlayacağı, başka çalışmalara temel oluşturacağı düşünülmektedir. Lisansüstü düzeyde hazırladığım kitabımın bu alanda çalışan tüm araştırmacılara, uygulayıcılara ve öğrencilere katkı sağlamasını yürekten diliyorum.
Kitabın yazım sürecinde ilgi ve desteğini her zaman hissettiğim, yaptığı okuma ve eleştirileri ile yol göstericiliği ve emeği için öncelikle eşime, kendilerini de etkileyen bu zorlu sürece özveriyle yaklaştıkları, sevgilerini esirgemedikleri için oğullarıma, tüm aileme, desteklerini her zaman hissettiğim arkadaşlarıma ve bu güzel mesleği, araştırmayı, yol göstericiliği, yazmayı, okumayı daha çok sevmemi sağlayan sevgili öğrencilerime çok teşekkür ederim. İyi ki varlar, iyi ki hayatımdalar.
Doç. Dr. Özlem OKTAL
Eskişehir
Aralık 2022