Gece. Defter. Birkaç kitap. Mürekkebi bitmiş bir kalem. Uyku yok. Işık loş. Duvarlar. Tatsız ailevi sorunlar. Ülkenin durumu. Cendere içinde gibiyim. Daha doğrusu bir kıskacın içinde. Sıkıntı, sıkışmışlık, keder, şüpheler, vehimler ve sonra oluşan kayıtsızlık, lakaytlık. İnsana, yani kendine inanamamak, var olduğuna, gerçekten bir şeyler yapabileceğine. İnsan kim, var mı, kime ve neye göre var? Kördüğüm sorular. Doğululuk en büyük talihsizlik. Anlamamak ve anlamak istememek, yani cehalete kanaat etmek, cehalet ile iftihar etmek biz doğuluların alamet-i farikası. Cehaleti ile mutlu. Mutluluk başka nasıl olabilir ki! Bilmek azaptır.