Angutyus'un baş döndürücü macerası frene basmadan devam ediyor. İngiltere'de vitrinin arkasındaki hayatın tam göbeğinde, kavganın, tehlikenin, karmaşanın kol gezdiği sokaklarda tek başına genç bir adam. Yersiz yurtsuz, geçmişinden ve geleceğinden vazgeçmiş, kasırgaların içinde savrulan bir kebabman. Biliyordum, ilk kural şuydu: "İngiltere'de asla yere düşme!" Ama düştüm. Beni darmadağın ettiler. Alanya kumsallarından yola çıkıp kendini İngiltere'de bulan Angutyus'un artık tek istediği bir parça sükunet. Fakat onunki öyle bir dünya ki; holiganlar, ayyaşlar, eroinmanlar, yok sayılanlar, kaçaklar, fahişeler, üçkağıtçılar her köşede fink atıyor. Gurbet, hasret, eski hesaplar, yeni aşklar ve iyileşmeyen yaralarla boğuşurken kan revan içinde yazılan bir destana tanıklık edeceksiniz. Leeds maçında yaşananlar bir milat oldu.. Ben bu insanları biraz tanıyorsam, çok yakında buralarda insan avı başlayacaktı. Angutyus'un heyecanlı, duygusal, komik ama mutlaka okuyanı yerine çivileyen yolculuğu, Bir Apaçi Masalı 4 – Biz Ucuz Adamlardık'ta sürüyor. Kimselere küskün değildim. Biz böyle adamlardık işte. Halil, enişte, Kadir, Beyto, Erol, Şakir, Cezmi ve onlarcası. Eline sopayı alınca insafı da vicdanı da kalmayanlar. Ben. Biz ucuz adamlardık.