Karadeniz kıyısında oturmuşum, aklımın kim bilir neresinde on binlerce yıl öncesinden kalan bir efsaneye ait o sesi dinliyorum. Bana şöyle söylüyor: "Kim derdi ki o buzul çağından çıkarken yükselen sular dünyayı saracak, Kaçkar eteğinden kafkaslara bakan bir küçük göl kabına sığmayacak, binlerce kez büyüyecek, şu karşıda duran Karadeniz olacak."
İşte Hemşin, dereleri ve yağmuruyla önce o küçük gölü sonra bu denizi tatlandıran Kuzey Doğu Anadolu cennetinin bir parçasıdır. İster efsane, ister gerçek!
Hemşin… Kalbimin diri yanı!
Hemşin… Bulutların, yağmurun ve yeşilin ana vatanı!
Etnik kültür ve köklere dayanan çalışmalar çoğu kez bir yerden sonra kırılmalara uğrayıp bilimsel tavrın dışına düşüyor. Bu kırılmaların bir yanında "Milli Hassasiyetler" öne çıkıyor, diğer yanında "Etnik Duygusallıklar." Oysa bilimsel bir çalışma yapmaya soyunmak, her türlü öznel atmosferin dışında durmayı gerektiriyor.
Bu çalışma, olabildiğince nesnel davranma kaygısı ve "çağımızın bir kavimler çağı olmadığı" bilinciyle hazırlandı.