Dünya tehlikeli bir geleceğe doğru hızla gitmekte.
Sınıra yaklaşmış olan atmosfer kirlenmesi ve bunun yol açtığı iklim değişiklikleri dünyayı tehdit ediyor. Kirlenmenin ana nedeni insan. İnsanın varlığı ve faaliyetleri, bizahiti insanın refah ve esenliğini sağlamak için yürütülen endüstri, tarım, ulaşım ve her türlü enerji tüketimi gerektiren faaliyetler kirlenmenin ana nedeni. Atmosfer kirlenmesini sınıra taşıyan aşırı kalabalıklaşmış insan kitleleri kısaca "Batı Dünyası" ile "diğer tüm uluslar" bu sonuçtan eşit derece de sorumlu. "Diğer Tüm uluslar"(DTU) kalkınmaya muhtaçlar ve kalkınmak kuşkusuz onlarında hakkı. Bu ise, toplumların enerji tüketimlerini (tabii ki üretimlerini) artırmaları demektir. Eğer bu nedenle sınırın aşılması, ki bu sınır 2100 yılına kadar 2, olarak saptanmıştı, istenmiyor ise DTU'nun kalkınma çabaları sonucu yaratacağı fazla kirlenme, diğer kesim (Batı) tarafından, refahından fedakarlık yapılarak karşılanması gerekmektedir. Bu mümkün müdür?
Şu anda başlamış ve kanlı bir biçimde süren (BOP) ve benzeri mücadeleler, taraflar için BEKA mecburiyetinin sonucudur. Toprak ve kaynaklara el koyma savaşıdır. Yarın, daha ciddi boyutlara varacak bu mücadelede, nüfus ve tüketim kısıtlamaları dayanılmaz ve insanlık dışı boyutlara ulaşabilir.
Varolan bu dünya koşullarında, Türkiye kendi BEKA'sını sağlamak istiyorsa DEMİR LEBLEBİ olmak zorundadır. Bunun için tüm idari sistemini akıl ve bilime dayandırmak dürüst ve adil bir yönetime dayanmak, insan haklarına saygılı ve demokratik parlamenter sisteme dönmek (daha iyisi henüz keşfedilmedi), nüfusunu kontrol etmek, olgun ve yetkin bireylerin oluşturduğu kuşaklar yetiştirmek ve planlı karma ekonomi ile tasarrufa önem vermek zorundadır.
Kitap bunu çözümlemeye çalışıyor.