Kendi sahasında Türkçedeki sayılı çalışmalardan biri olan bu kitap, 16. yüzyılda Osmanlı-İspanyol İmparatorlukları arasında Rodos'un fethi ile temelleri oluşan ve Alcazarquivir Savaşı ile nihai olarak sönümlenen ideolojik, askeri ve siyasi çatışmayı anlamayı; bu dönemde tesis edilen sosyal türlerin ve iki devletin benimsediği ben imajlarının nasıl inşa edildiğini fikri yönden incelemeyi amaçlıyor.
Tarih, tarih felsefesi ve uluslararası ilişkiler alanlarının harmanlandığı bir yapı sunan bu çalışma, hem bir sosyal teori dalı hem de bir uluslararası ilişkiler teorisi olan inşacılık fikrine dayanıyor. Bunun arkasında da inşacılığın yapı-fail ilişkisinde takındığı ideal ve makul tutum, yapısal ve postmodern analizlerin aşırılıkları arasında tuttuğu mutedil yol, faillerin otantik zihin dünyalarını anlamak ve sözleri ile fiilleri arasındaki bağlantıyı problematize etmek için sunduğu metodolojik imkanlar gibi olumlu yönleri yatıyor.
Alexander Wendt'in inşacı uluslararası ilişkiler teorisine dayanan bu eser, kavramsal altyapısını Fernand Braudel'in tarih tasnifi, Herfried Münkler'in emperyal çevrim modeli, Husserl ve Mead'in sosyal etkileşim üzerine fikirleri ile takviye etmesiyle ve tahlil ettiği "konjonktür"ü daha büyük bir "yapı"ya nispetle anlamlandırmasıyla, felsefi ve teorik düşünceyle arasına mesafe koyan tarih pratiğinden ayrılıyor.