O, sonsuz zaman öncesinden beri sürekli olarak aşk saçar. Her anda maşukluk yüzünden bir perde kaldırır, her nefes aşıklık yüzünden destan yaratır. Bütün alem aşk nağmesinin sessiz bir sedasıdır. Aşık, isim ve sıfatlarla maşuka aynadır.Maşuk da ayna olarak nurunu yayar. Ay, güneşe ayna olunca, ne güneş zatından aynada ve ne de aynanın zatından bir şey güneşte vardır. O'ndan başka hiçbir varlığın, O'ndan üstün bir varlığa sahip olmaması gerçeği; O'nun dışındaki tüm 'görünen' varlıkların 'gerçek' vücutlarının olmadığını açıklar. O zaman tüm bu evren ve içindekiler nedir? Sadece bir hayal, bir serap ya da rüya mı? Hayal perdesinde oynaşıp duran gölgelerin ahenkli ve ritmik bir raksı mı? Taşkın Tuna, 'aynalara' yansıyan bu hayallerin gölgeli oyununu, usta bir yönetmenin titiz ve çarpıcı yorumu ile dile getiriyor. Heyecan, düşünce ve duygu yüklü öyküleri ile..