İstanbul yakın tarihlere kadar tribünleri yarı yarıya paylaşan taraftarlara sahipti. Şimdilerde ise konuk takımın taraftarları müsabakayı stadyumdan izleyemiyor.
Her geçen gün sahip olduğu erdemli niteliklerini yitiren spor kültürü ve neredeyse geçmişe dair bir terim gibi algılanan sportmenlik, rekabet ve ne pahasına olursa olsun kazanan taraf olma tutkusuna yenilmiş durumda. 1980'lerden bu yana spora yüklenen kitlelerin deşarj olmasını sağlama işlevi, küfürün ve taşkınlığın meşru alanı olarak görülmesi ve taraftarlığın belirleyici sosyal etken hâline gelmesi, alınan önlemlerin etkisiyle şiddetten arınmış görünüyorsa da sorun sportmenliğin kazanımlarının yok olmasıyla sürüyor. Son yirmi yılın deneyimi, toplum genelindeki kutuplaşmanın eskisinden çok daha sert kalıplarla spor dünyasına da yansıdığını gösteriyor. Hâlbuki spor, adil ve sportmence mücadele etme bilincini, azimli ve disiplinli olmayı, dostluğu, barışı, kardeşliği ve güzel ahlakı kısaca iyi insan olmayı öğretir.
Bir Erdemin Mirası: Sportmenlik, sporun yerli ve yabancı kahramanlarını bir araya getirirken; eğlencesi, virtüözlüğü, coşkusu ile bir gösteri olduğunu ve temelinde rekabet yatan bu olgunun dünyanın en büyük endüstrisi hâline geldiğini hatırlatma çabasının bir ürünüdür...