Berfin, masaya oturup, tozlu çerçevenin içindeki fotoğrafa baktı. Fotoğraftaki bebeğin gülüşü, annesi olduğunu düşündüğü güzel kadının elini sıkı sıkıya yakalayışı ne kadar güzel ise, yakışıklı adamın bakışları bir o kadar hüzünlü ve derindi. Koltukta geriye dönüp duvardaki fotoğrafa baktığında ise aynı adamın daha mutlu ama yine de bir hüzün barındırdığını düşündü. Mizacı bu olmalıydı. Oysa duvardaki fotoğraftaki diğer adam çok mutlu görünüyordu. Kadın ise inanılmaz gülmüş, içi dışı mutluydu sanki. Üç insan ve bir bebek, yarım kalan bir yağlı boya tablo, yarım bir mermer büst, eski eşyalar ve kocaman bir hayatın bu çatı katında sıkıştığını hissediyordu.
Tesadüfler aşka hizmet eder. Aşkı boyamak ise cesaret ister. İki genç doktorun yüreklerinin bir fincan içine düşen gölgeleri ile çakışan gerçeklerin hikayesini bir solukta okuyacaksınız.