Bir Günlük Düş ve Gerçek'i yazarken çocukların sorunlarına dikkat çekmek istediğini belirten Samed Behrengi bu öyküsünde, babası iş bulamadığı için onunla birlikte Tahran'a gitmek zorunda kalan yoksul bir çocuğun yirmi dört saatini anlatır.
Bir Günlük Düş ve Gerçek, toplumsal eşitsizliğin çocukları nasıl etkilediğini düşündürürken dünyanın bütün çocuklarının sahip olduğu tek ortak noktanın hayal gücü olduğunu gözler önüne seriyor.