İslam medeniyetinde özellikle İslamî ilimlerin teşekkül ve gelişmesinde mihenk taşı diyebileceğimiz; ömrünü Kur'ân, Hz. Peygamber'in sünnetinin korunması ve doğru bir şekilde anlaşılmasına adayan âlimlerin başında Muhammed b. İdrîs eş-Şâfiî gelmektedir. Onun ortaya koyduğu eserlerin başında, İslam geleneğinin en ünlü klasik eserlerinden biri olma vasfını taşıyan "er-Risâle" gelmektedir.
Müslüman geleneğin sünnet anlayışını, hadis-sünnet ilişkisini ve sünnet otoritesini büyük ölçüde şekillendiren er-Risâle, müellifini Sünnî İslam geleneğinin baş mimarları arasına koymuştur. Çünkü er-Risâle, sonraki dönemlerde hadis usulünün akacağı mecrayı belirleyen, gelişecek ve olgunlaşacak olan İslami Metodoloji'nin en önemli başyapıt eseri olmuştur.
Şâfiî, bu eserde hadis, sünnet ve bunlarla irtibatlı pek çok kavrama yer vermiştir. Bunlar, İslamî ilimlerin özellikle de Fıkıh ve Hadis İlmi'nin temel kavram ve konuları arasında yer almıştır. Bu eser, kendisinden sonra sistematik hale gelen bu iki ilim dalının erken dönemde vücuda getirilmiş en temel kaynağı olma niteliğine sahiptir. Daha sonra gelen alimler, bu eser ve dolayısıyla bunda yer alan kavramlardan istifade etmişlerdir.
İdeolojik kaygıdan uzak, bilimsel objektifliğe sadık kalınarak akademik bir bakış açısıyla ele aldığımız bu çalışmada, Ehl-i Hadis ve Sünni İslam geleneğinin oluşmasında merkezi bir rol oynayan er-Risâle, şekil ve muhtevası açısından incelenmiş ve bir hadis usulü kaynağı olabilmesinin imkanı araştırılmıştır.