Ah şu ömrümün yaprak döken sonbaharında
Hapis kaldım köhnemiş dört duvar arasında
Bazen vahşi bir yaratık gibi gözüken duvarlar
Beni bir paçavra misali oradan oraya yuvarlar
Kahrımı çok çekti şu üstünde yattığım yerler
Bir anne gibi, bir baba gibi kasavetimi çekerler
Sanki tek sırdaşım, tek yoldaşım olurdu halılar
Empati kuran bir dost gibi, beni bağrına bastılar
Bir çift çarpık ayaklarım var, sürekli sallanan kafam
Sol elimden başka yoktur hiçbir dostumla aram
Sürünürüm paslı bacaklarımla, iki tur volta atarım
Bilmiyorum şu dünya zindanında kaç yıl yatarım