Bir hayvan bana baktığında tedirgin olurum çünkü aklından neler geçirdiğini bilmem. Hatta içimden, yeryüzünde, havada ve suda bu kadar çok hayvanın -kimisi insana çok yakın, kimisi insandan çok farklı- bulunmasının nasıl mümkün olduğunu merak ederim. Belki sadece ressamlar bu gizemi aktarmayı bilmişlerdi.
Bir başka soru aklımı kemiriyor, hayvanları eşya gibi sahiplenme hakkını bize kim verdi? Onların duyguları var, iyilik halini, acıyı hissediyorlar, onlar da iç sıkıntısı yaşıyorlar. Bu hassasiyet nedeniyle bizim onlara karşı görevlerimiz var, çünkü insan olma onuruna erişmiş kimse kendisinden daha zayıf olanı gözetmekle sorumludur.