"Şehirbu akşam vakti olunca ağırlığıyla yine omuzlarına binmişti. Caddede bir sarhoş gibi yalpalayarak yürüyordum. Bahçelievlerin'in merkezinden İstanbul'un kuzey varoşlarına doğru uzanan cadde bu akşam saatlerinde bir mahşer yerini andırıyordu. Her şair gibi zerreden küreye dek çözülmemiş nice meselelerle kafamı patlatarak ruhumu bunaltarak ilk bakışta tümü de başkalarına ait görünene dert acı keder hüzün ve düş kırıklığı yüklerini kendime mal etmiş beynime ve gönlüme doldurmuş halde öylesine gidiyordum. Çevremde yaşanan ve her türlü esrarından ipuçları yakalayamadığım bu kargaşa âlemini hayret ve dehşet içinde hem seyrediyor hem de yürüyordum..."