Birçok hayat hikâyesi dinledim, hepsinin de beni muhakkak etkileyen bir tarafı olurdu. Ama bu hikâye beni daha çok etkilemişti. İnsanın, defalarca aynı yalanlara nasıl kandığını görmüştüm, eksiklerini tamamlamak için kimlerden medet umduğunu öğrenmiştim. Bu hikâye, her insanı körü körüne yargılamamayı öğretti bana, doğup büyüdüğümüz ortamın insanı şekillendirdiğini gösterdi, dış etkenlerin bir yere kadar önemli olduğunu gösterdi. Yine, masamın başında düşüncelere dalmıştım o loş ışıklar aydınlatıyordu penceremi, sevmenin ama gerçekten sevmenin, sevilmenin değerini bir kez daha anlamıştım. Bazı insanlar gerçekten sevemiyor ve hatta sevmeyi de bilmiyor. Böyle insanlar sevilmenin de ne demek olduğunu anlamıyorlar sadece egolarını tatmin ediyorlar, vazgeçilmez sanıyorlar kendilerini oysa kimse vazgeçilmez değil…