Bir gün inlemesine açtım gözümü. Titriyordu. Çarşafı omuzlarına bıraktığımda burun delikleri açılıp kapandı. Yine aynı şeyi yapıyordu. Dizlerinin üzerine çökmüş, çeşmeye ağzını dayayan birinin iştahıyla havayı kokluyor, sonra kesik kesik, hırıltılı seslerle dışarı bırakıyordu. Çıplakmış, kötü kokular yayıyormuş ve birinin delici bakışları altındaymış gibi sonuna kadar açmıştı gözlerini. Gölgeler belirmişti içinde. Işığı arkama aldıkça kımıldıyor, kendini göstermeye çalışıyordu. Benden istediği şeyi anlayamıyordum.
Bir Kurt Bir Kadın Bir Horoz, üç uzun soluklu öyküyle ruhlarda geziniyor. Sessiz bir izleyici gibi gözükürken karşısına çıkan herkesi, önce dikkatli anlatıcısının, sonra titiz okurunun kulağına fısıldıyor. Böylece edebiyat, bir kez daha hayatı yavaşlata- rak ayrıntılardaki güzellikleri ortaya çıkarıyor.