Bir başkalık vardı Kız Kulesi'nde. Boğaz'da, yapılarda, camilerde, yollarda… Kulağımdan ruhuma hiç duymadığım musıki nağmeleri simli ibrişimler gibi iniyor adeta bir sır dünyası ta iliklerimde nakış nakış işleniyordu. Bu sesler nasıl da güzeldi… Göz alıcı, büyüleyici ve içten içe dağılan huzur dolu… Bir enteresanlık vardı bu seslerde, bu İstanbul'da. O kadar gezmiştim; ama bu kadar güzel halini hiç görmemiştim.
İlhami Abi hafif bir tebessümle:
- İşte şimdi anlamaya başladın. Artık sen de Rabbinle tanış, dedi.
- Nasıl? Dedim. Rabbimle nasıl tanışırım? Böyle bir tanışma mı var?
- Evet, dedi.
- Her kul ömrünün bir kısmında bir şekilde Yaradan'la tanışmak zorundadır.
Atıldım:
- Ama böyle bir şey ilk defa duyuyorum, dedim.
Devam etti.
-Zaten birçok insan bu yüzden hayattayken "Rableriyle Tanışmadan" bu dünyadan ayrılır. Onlar, Rabbin kullarına sunduğu tanışma teklifini ya reddederler; ya bilmezler, ya duymazlar. Bir şekilde bu tanışmadan, bu lütuftan, iltifattan mahrum kalırlar…