Bu kitapçıkta emekli bir öğretmenin etkilenmiş olduğu bazı olayları, duygusal durumları ve kazandığı bilgi ve fikirlerden yansımaları okuyacaksınız.
Bu eser öğretmenin yaşam öyküsü değildir; öyle olsaydı, baştan sona yaşadıklarını atlamadan yazardı. Kendini incitmiş olan pek çok olayı,kimseleri kırmamak adına kitabına almamıştır.
Betimleme bir sanattır ve her kişinin becerebileceği bir iş de değildir. O nedenle yazılar oldukça yalın ve özellikle anılar gerçeğe bağlıkalınarak kaleme alınmıştır.
Kitapta 1950-2020 arası dönemde Türkiye'nin tamamı için olmasa bile, Isparta ve Konya yörelerinin sosyal yapısı ve değişimi hakkında bilgi ve kanıya ulaşılabilir.
"Şimdiki gençler her şeyin en iyisini, kolayca istiyor" deniliyor; bu sav pek de yanlış değildir. Bu konuda gençleri suçlayamayız. Çünkü onlar artık dünyayı görüyor, biliyorlar; daha iyi yaşantıları görünce, en azından gıpta ediyorlar. İmrendiklerine kavuşunca da mutlu oluyorlar.
1950'lerde dünyaya gelmiş olanların çoğu ise, doğdukları yerlerin dışını, hele hele dünyayı tanımıyorlardı. Kendi ana babalarından bir tık iyi şartlara kavuşunca mutlu oluyorlardı.
Bu kitabı kaleme alan öğretmenin anılarında bu mutluluğa tanık olacaksınız.Genç okuyucular belki de ibret alıp, doyumsuzluk duygusuna kapılmamak için heveslerine sınırlama getireceklerdir.
Elbette bir şeylere kavuşmak için çalışmak ve istenileni hak etmek gerekir. Buna karşın, yine de olumsuzluklar yaşanıyorsa, nedenlerini ortadan kaldırmak öncelikle gençlerin hedefi olacaktır. Bunu başarabilmek de, okumaya, araştırmaya, ilme bağlı kalmaya; kısaca, Atatürk'ün izinde yürümeye bağlıdır.
Ne mutlu Türk'üm diyene...