Hayır! Beni bencillikle suçluyorsunuz… Hayır bayım! Bu söylediklerimin hiçbiri bencilce değil! Asıl bencillik sizin 'iyi' diye dayattığınızda, isteklerinizde ve dünyayı kendi istekleriniz doğrultusunda çekip çevirme çabanızda… Daha iyinin bile ne olduğunu bilmeden ona çizdiğiniz sınırlarınızda…
Siz bayım!
Ciğerlerinize çeke çeke bir özgürlük tanımı yapabilir misiniz? Daha bunu yapamazken iyinin saflığını nasıl tanımlamanızı beklerim ki sizden? Bu denli açgözlülük içinde bilgeyi doğuracak ebe gibi görüyorsunuz bir de kendinizi.
Öldü o hayalperest adam artık! Tanrı'yı öldürdükleri gibi öldürdüler onu da. Şimdi size ise, onun çanak yalayıcılığı düştü. Ne de kötü bir kader böyle sizinkisi. Kendinize biçilen rolü oynamak zorunda olmak…
Madem böyle bırakın bir mekanizma belirlesin rolünüzü. Hiç değilse suçlamazsınız kendinizi. Elinizin kolunuzun bağlı olmasına da bir kılıfınız olur. Daha da mutlu olursunuz, inanın!
Barış Ceylan akıcı anlatımıyla toplum eleştirisini metaforik bir roman yoluyla aktarıyor. Bir ölünün düşleri kara mizahın seçkin örneklerinden biri olacaktır.