On üç yıl aradan sonra Doğan ERDEM Bir Pusuda Göç Etti Düşlerim nehir romanıyla yeniden okuyucusuyla buluşuyor. İda'nın Merhameti için Cumhuriyet Kitap'ta denildiği gibi yine içinden tarih geçen bir nehir romanla üstelik… İç içe geçmiş olay örgüleriyle, zamanda fütursuzca seyahat ederek… Günümüzden bir Hitit efsanesi…
"Çatılarının üstten birbirine yaklaşıp koklaştığı, şakulü bozuk evlerin kapılarına savrulup birer ikişer, sağlı sollu attık kendimizi; korunaksız, siperimsi kabartıların gerisine. Annemin sözcüklerinden birine gitti aklım, kurşunlar vızıldarken. Ölüyorduk ve yalnızca ben aşıktım. Ve yalnızca aşık olabilmesi bile yeterdi burada insanların ölmesi için."
İnara; "Öldüm," dedi.
"Tanrılar ve tanrıçalar asla ölmez," dedim.
"Tanrıça bile olsa aşk öldürebilir," dedi.
"Aşk dağ tanrılarının işidir," dedim.
"Şeytanlar ile tanrıları bile birleştirebilir," dedi.
"Kaya yosunu kadar nefis görünüyorsun," dedim.
"Nerik kadar ruhumu serinlettin," dedi.
"Yalancıysan korkak değilim," dedim.
"Ölüm aşktan üstün müdür?" dedi.
"Üstün olan dişidir," dedim.
"Ve kuşu senin için kardelen özü ile doldurdum," dedi.
"Ben zaten sarhoş oldum," dedim.
Uyandığımda yenilmiştim.