Arkadi Averçenko, 1920'de Bolşeviklerin Kırım'ı istila etmesi nedeniyle İstanbul'un yolunu tutan Rus göçmenlerden biriydi. Bir Safdilin Hatıra Defteri'nde İstanbul'da ve bir sonraki durağı Prag'da geçirdiği günleri anlatır. Aralarında hayatlarında ilk kez geçimlerini sağlamak için çalışmak zorunda kalan soylu ve zengin Rusların da bulunduğu göçmenlerin karşılaştıkları zorluklara odaklanırken İstanbul'u fon olarak kullanır. Hayatın yalnızca göçmenler için değil, yerliler için de çok zor olduğu işgal altındaki İstanbul'un genel atmosferine hiç değinmediği gibi, şehrin güzelliğine ya da barındırdığı tarihi hazinelere de iltifat etmez. Daha çok yabancı nüfusun yoğun olduğu Galata ve Pera civarında yaşayan Rusların ayakta kalma mücadelelerini son derece mizahi bir dille aktarır.