"Öyle bir durumdaydım ki düzelmek dahi istemiyordum. Ne kadar anlamsızdı bütün bunlar. Bir insan nasıl iyi olmak istemezdi ki?
Bir şey olsun istiyordum. Beni bu dünyanın, bu hayatın hala yaşanmaya değer olduğuna ikna edebilecek bir şey. Yaşamayı istemeyi istemek, yaşamayı istemek yaşamak istiyorddum belki de . Hissizlik öyle sağır edici bir duyguydu ki, kötü hissetmeye yeğlerdim.
Ara ara kısa süreli mutluluklar oluyordu hayatımda. Fakat bedelini ağır ödüyordum . Mutlu geçirdiğim zamanınhemen ardından çok daha büyük bir üzüntü kaplıyordu içimi. Bu yüzden mutlu olmaya dahi korkuyordum.
İnsanlar; sorunun sadece kafamda olduğunu, ilgi çekmek için böyle davrandığımı, çok bencil olduğumu, hayatımın mükemmel olduğunu ve rahatlığımdan böyle duygular içersine girdiğimi söylüyorlardı. Açıkçası bu durum benim elimde olmasa da ben de kendimi çok bencil hissediyordum. Her şeyle yetinebilen bir insandım normalde fakat artık bu hayatı yaşayan ben değildim, sanki.
Hiçbir zaman büyük hayaller kurmadım. Büyük hedeflerim vardı ama haberim sıradan şeylerden ibaretti. Çünkü, belki de başka bir insanın hayal ettiği bir hayati yaşıyordum. Birileri hayalini yaşıyor olmak zaten ayrıcalıktı bir durumdu. Dışarıda sayısız insanın hayatı benden çok daha kötüyken kendi hayatımdan hoşnut olmamam nankörlük olurdu.
Hayatımın son yıllarında sadece bir şey olsun istedim. Neye ihtiyacım olduğunu bir türlü çözemiyordum. Fakat sonunda fark ettim ki aslında istediğim şey sadece bir şeyin olmasıydı. İyi ya da kötü; hayatımda bir şeyin, bir şeylerin olduğunu bilmek istiyordum... ''