Bir Şiir Geçimi adını verdim bu kitabımdaki denemeler toplamına. Şiiri, çok özel anların esintisi gibi düşünmenizi istedim de ondan!
Gerçekte öyle değil midir? Sözün büyüsü hoş bir esintiyle kendine doğru çekmez mi okuru?
Her şey bir yana, şiirin çağrısına kulak asmamak olmaz. Ona biraz yabancı kaldığımızda kokmaya, çürümeye, yaşamın kımıl
kımıl görüntüsünden uzak düşmeye başlamaz mıyız?
Sizi bilemem ama ben şiirsiz yapamam!
Keşke sürekli şiir ikliminde yaşasak! Tatlı tatlı kaşınsak, hatta kanayıp kendimize gelsek! Bireysel olan da bunu gerektiriyor
sanırım. Şiir varsa, gelecek de var.
Ne dersiniz?