Anlamak ve fark etmek çok önemli iki kavramdır. Anlamak bilmekten farklıdır ve anlamadan bilinmez. Bir şeyi bilebilmek için o şeyi anlamak gerekir. Anlamak fark etmektir ve duyarlı olmaktır. Anlamak anlayışlı olmaktır. Anlayarak okumak ve anladıktan sonra bilmek bir şeyi çözmektir ve analiz etmektir. Anlamak, bir şeyi anlamadan da bilmek mümkündür o ise bir tür ilişki kurmak ve ezberlemektir. Oysa anlamak ezberlemek değildir. Konunun aslına vakıf olmaktır. Anlayan kişi yorum yapar ve bir şeyi değerlendirir. Anlayan kişi olaya vakıf olur ve derin bir bilgi sahibi olur. O bilgiyi özümser ve çözümler. O bilgi üzerine bir deneme yazar ve o bilgiyi analiz eder, değerlendirir. Anlamak bilmek değildir ancak anlayarak bilmek çok şey demektir. Anlamadan bilmek ise hiçbir değeri olmayan bir iş yapmaktır. Anlayarak kitap okumak da öyledir. Anlayarak müzik dinlemek ve bir ressamın tablosunu anlamak ve yorumlamak da öyledir. Anlayan kişi anladığı ölçüde bir şeyi bilmiştir denebilir. Ve bildiği şey ise orijinal bir şeydir. Taklit ve kopya içeremez. Ezber bilgisi taklididir. Yaratıcı değildir. Ezberleyen kişi bir şeyi bildiğini sanır oysa anlayan kişi hiçbir şey bilmediğini düşünür. Anlamak, bilmek ve ezberlemek farklı şeylerdir ve farklı anlamlar çağrıştırır. Anlamak bir şeyin derinliğine ve orijinalliğine objektif olarak vakıf olmaktır. Ezberlemek ise zekâ ile bilgi öğeleri arasında ilişkiler kurmak ve var olan bir bilgiyi kayıt etmektir. O bilgiden ne bir eksik ve ne bir fazladır. Bir nevi bilgiyi kayıt altına almaktır. Ezberlemek bilgiyi taklit etmek ve kopyalamaktır. Ne kadar fazla bilgi o kadar fazla taklit ve o kadar fazla kopya demektir. Sanatçının sanat eserini kopyalamasına benzer. Oysa ortaya yeni bir yapıt ve yeni bir çalışma çıkmaz. Yapılan iş bir kopya kâğıdından kopya çekmektir.