"Biz geçiyoruz.
– Geliyor, geliyor!.. diye sesler duyuldu. Artık kim geliyor, kimi bekliyorlar bilemem... Tam Halkevi önüne gelince bir alkış da bize tuttular. Biz, alkışın da verdiği kuvvet ve coşkuyla, ortada ben, sağımda solumda iki candarma, uygun adımla boydan boya asfaltı geçtik, köprü başına geldik... Kalçadan adım çıkarmaktan yorulmuşum. Sıkıntıdan mı, coşkunluktan mı, sırtımdan kuyruk sokumuma doğru terlerin sızdığını duyumsadım.
Candarmalardan biri,
– İyi geçtik... dedi.
Öbürü:
– İyi geçtik... diye tekrarladı.
Sonradan, o gün Bursa'da, Halkevlerinin kuruluşunun bilmem kaçıncı yılının kutlandığını öğrendim. Bursalılar toplanmışlar, Ankara'dan gelecek büyük birini bekliyorlarmış, gelmemiş. İsterse gelsin. Ankara'dan o gelmediyse, Istanbul'dan ben geldim.
Bursa'ya girişim, pek anlı şanlı oldu doğrusu."