Tarih içinde hep hasret, hüzün coğrafyası olmuş Kırım'ın son yüzyılda yaşadıklarını anlatan engüzel ifadeler şarkılarda dile getirilen sözlerdir: "Men bu yerde yaşalmadım / Yaşlığıma toyalmadım''. Binlerce insanın 1944 yılında gerçekleştirilen sürgünle birkaç saat içinde evinden, yurdundan, doğup büyüdüğü topraklardan koparılmasını anlatan herhalde bu iki mısra kadar özetleyen başka ifade olamaz.Kırım Türklerinin çileli hayatları son iki asırdan beri hep devam edegelmiştir. 1783 yılında Kırım'ı ilhak eden Rusya'nın zaman içerisinde bu bölgeye Slav ve gayri Müslim unsurları iskân ettirmesi ve Kırım Tatar Türklerinin topraklarının ellerinden alması inkâr edilemez bir insanlık suçudur. Bu süreçte Kırım'a yönelik sürgün, göç politikalarının en büyüklerinden birisi 1853'te başlayan ve 1856 yılında imzalanan bir anlaşma ile sonlanan Kırım Harbinde gerçekleşir. 1873-1922 yılları arasında Kırım'dan göç edenlerin sayısı yaklaşık iki milyondur. Rusya'nın bu coğrafyada Kırım Türklerinin izlerini silmeye yönelik politikaları aralıksız devam etmiştir. Bu politikaların en korkuncu ve yıkıcı olanı 1944 yılında en ağır bir biçimde gerçekleşmiştir.
Bir Sürgünün Hikâyesi Kırım ve İsmail Bey Gaspıralıbaşlıklı eser, Kırım ve Kırım Tatar Türklerinin sembol ismi İsmail Bey Gaspıralı'ya farklı açılardan yaklaşan yazılardan oluşmakta ve bir perspektif sunmaktadır.