"Cesedimin gömüleceği bir ağaç gölgeliği bile bulunmaz burada, kanımın süzülüp aktığı kaldırım taşları yüzünü buruşturacak, bir kova su dökecekler oraya, izime bile tahammülü kalmayacak kimsenin. Kocaman dünyada işgal edeceğim yere sığmam için kolumu önceden kesmişlerdi zaten. Sonunda bedenim de temizlendi. Oysa herkes incinirdi biraz eli havada kalınca, bu yüzden kimseye elimi uzatmadım. Sıkılmış bir elim olması yetmişti, fazlası zaten bana göre değildi. Bir isim, bir rakam, bir eşya, bir nefes, bir sözle dirilip ölen canlar. Kopmak ve kopamamak arasında devinen bağımlı ruhlar. Doldurulmayı bekleyen fakat boş kalmaya devam eden sisli alanlar. Fikir kıyılarını aşındırmaktan yorulmayan duygu dalgaları. Çocuklar, kadınlar, adamlar; göz hizamızda ama görmediğimiz insanlarımız. Gülnaz Elaçık Yıldız, öyküleriyle sokuluyor kalplerine bilgece. İncitmeden geziniyor damarlarında. Resimlerini pencerelerimize kırık bir aynayla yansıtıyor. Perdeyi çekelim o halde. Türk edebiyatının yeni öykücüsünün ilk kitabı "Bir Talanın Sevinci"yle tanışma zamanı.