Lauren mutlu olacağından çok emindi. Kocası Tim ve iki çocuğuyla Vermont'ta tatlı, ufak bir evde yaşıyordu. Üniversiteye devam etmek bile istiyordu. Fakat kaderin planı başkaydı; Lauren'a beyin tümörü teşhisi konmuştu. Lauren savaşmak, pes etmemek, hayatta kalmak istiyordu.
Fakat hastalık daha güçlüydü ve durumu gittikçe kötüleşiyordu. Lauren kendini, bu kaçınılmaz kaderin karşısında çok çaresiz hissediyordu. Hayatının en güzel anları bile artık acı dolu olacaktı. Fakat ya kendi sonuna kendi karar verebilseydi? Bu bir seçenek olabilir miydi? Ailesine bunu nasıl anlatacaktı? Yavaş yavaş Lauren, hayatının kendi ellerinde olduğunu anlayacaktı. Ölümde de olduğu gibi.
"Emily Bold'un duyguları çok güzel ifade etmesi duygusal ve yürek dağlayıcı bir okuma deneyimi yaşatıyor."
– That Thing She Reads
"Kesinlikle bu yıl okuduğum en duygusal kitap. Derin duygular yaşatıp ağlatmasına rağmen yine de rahatlatıcı bir kitap. Kendi gözlerinizle görmeniz lazım!"
– Cinema in My Head
"Özgün karakterler, yazarın hassas ve akıcı yazımı ve çok duygusal bir tema okurları tamamen büyülüyor. Kesinlikle tavsiye ederim!"
– Manjas Buchregal
"Bu roman, hayata bir övgü tadında. Düşündüğünüzden çok daha erken bitebilecek hayatınızın her saniyesini doya doya yaşamanız gerek."
– Von Mainbergsbüchertipps