Bugün her kapı çalınışta kulak veriyordum, bunda biraz merakın da dahli var, Süreyya'nın ikide birde tutan baş ağrısını düşünüyorum. Acaba başka bir hissin dahli yok mu diye kalbimi tahlil etmekten de hâli değilim. Pek sarih bir suretle göremiyorum, fakat ben şu satırları yazarken Süreyya'ya başka bir kadının "Oğlum!" demekte olması beni biraz... İşte müşkilü'l-ifade hislerden biri daha. Buna kıskanmak denemez. Hayır, kıskanmak değil, fakat bir şey ki beni o kadar memnun etmiyor.
Modern hikâyenin ilk örneklerini içeren Küçük Şeyler eseriyle Halit Ziya'yı (1866-1945) derinden etkileyerek hikâye yazmaya yönelten Samipaşazade Sezai (1860-1936), Bir Yazın Tarihi'ni okuduktan sonra haftalık Musavver Malumat dergisinde bir değerlendirme yazısı yazar. Halit Ziya'dan okuduğu ilk kitaptır Bir Yazın Tarihi. Sezai Bey, kitaptaki hikâyeleri tek tek ele almadan önce genel bir değerlendirme yapar eser hakkında. Aşağıdaki satırları bu değerlendirme bölümünden aktarıyoruz:
"Bir sabah uyanır uyanmaz, kendi kavminden, kendi cinsinden, yanı başında, gökten düşmüş gibi bir şair!.. Gayet hayalî, amik, istiğrak-perver bir şair! Güzel bir kusur!.. Yanı başında, insanın haberi olmadan senelerin biriktirdiği, kendi lisanında, bir hizane-i nev-güşade-i şiir!.. Bazı şairlerin mülhem olmak için zamanları vardır. Eşya-yı hariciyenin tesiratını bekler. Bir çiçeğin, bir tebessümün inkişafına, bir ziyanın, bir nağmenin, bir ruhun pervazına muntazırdır. Kış yağmurlarının tesiriyle baharda başlayan çağlayanlar gibi!.. Halid Ziya Bey'in iktidar-ı şairanesi ise derin bir nehr-i daimîü'l-cereyan gibi her dem huruşan.
Kitabı karşımda: Bir Yazın Tarihi!.. Bütün bir rüya!.. Hoş bir rüya!.."
Başka söze gerek var mı?
Öyleyse ilk baskıdaki (1900) özgün biçimiyle hikâyeleri okumaya başlayabiliriz.
- N. Ahmet Özalp