– Portakal bahçesinde erik yemek suçtur!
– Sen mavi denizlerdeki kırmızı balık!
– Bizi bölmeye gücün yetmeyecek!
– Pamuk tarlasında açan günebakan haddini bil!
– Buralar ezelden beri pamuk tarlasıdır ve öyle kalacak!
– Sen kırmızı elmaların arasına karışmış yeşil elma, halkı kışkırtmaktan, bölücü ve terörist eylemlerinden ötürü en ağır şekilde cezalandırılacaksın!
– Konuş artık seni hain üzüm! Zeytin olduğunu kabul et yoksa suyunu çıkartırım!
– Ne kadar saçma değil mi? Fakat bunların hepsi yaşandı ve yaşanıyor…
– Hem de gözümüzün önünde, hem de her gün…
– Hem de cinsiyetlerinden, dillerinden ve kimliklerinden dolayı…
– Hem de ağır bir taşın altında suyunu çıkartır gibi üzümün…
İşte; Recai AKTAN'ın bu kitabında hissettiklerim bunlardı… Gecikmiş, ama eskimemiş
bu hikayeler, okumak için canhıraş bir ilkokul çocuğunun yüzünde patlayan ırkçı
bir şamar gibi yüzümüze vuruyor bu gerçeği!