Hukuk kuralları ile temel haklar arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Nitekim, kişiler bakımından belirli yükümlülükler öngören hukuk kuralları, bu yönüyle onların hak ve özgürlüklerini sınırlandırmaktadır. Yargılama sürecine ilişkin kuralları düzenleyen muhakeme (usul) hukuku da temel haklardan biri olan adil yargılanma hakkı yönünden çeşitli müdahalelerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bireysel başvuru usulünün bir iç hukuk yolu olarak kabul edilmesiyle, idari yargılamada geçerli olan bazı usul kurallarına ilişkin olarak mahkemelerce yapılan yorumların hak ihlaline sebep olduğu iddiasıyla yapılan başvurular da Anayasa Mahkemesinin önüne taşınmıştır. Süre, davaya müdahale ve davanın ihbarı, vekalet ücreti, ehliyet, kesin ve yürütülebilir idari işlem, harç, bilirkişi ve duruşma konularına ilişkin olarak verilen bireysel başvuru kararlarının, idari yargı mercileri üzerinde doğrudan ve dolaylı etkileri olmuştur. Doğrudan etki, Anayasa Mahkemesince yapılan yorumların, Danıştay ve diğer idari yargı organları tarafından ihlal kararı üzerine yapılan yeniden yargılamalarda; dolaylı etki ise, benzer uyuşmazlıklarda dikkate alınmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda çalışmada, öncelikle konunun teorik boyutu ele alınmış; ardından bireysel başvuru kararlarının usul kurallarının yorumuna mevcut ve muhtemel etkileri Anayasa Mahkemesi ve idari yargı kararları incelenmek suretiyle tespit edilmiştir. Böylece, idari yargıda usul kurallarının temel haklar perspektifinden nasıl yorumlandığı ve yorumlanması gerektiği ortaya koyulmuştur.