…..Sadece duygu kesilmişti kadın. Rüzgarla koyun koyuna iç içe dans ediyordu. Arada saçları dağılıyor eteği havalanıyordu. Rüzgâr yüzünü, koynunu yalıyordu. Bir anafor bir girdap içinde dönüyor, kayboluyor; kâh dibe vuruyor, kâh yok oluyor, kâh kendi oluyordu. Rüzgâr ipek bir şal gibi tenine yapışıyor, okşuyor, hayal ötesi alemlere taşıyordu kadını.
…Ruhunun bütün yüklerinden kurtulduğunu hissetti aldığı kararla. Gelgitlerden kurtulmuştu. Yeni bir rota çiziyordu hayatına. Yaşayamadıklarını yaşayacak, hissedemediklerini hissedecekti. Kararlı ve azimliydi.
Yeni bir yelken açıyordu ufka, Yeni bir gün, yeni bir sayfa, Hissettiği tek şey ise mutluluktu…
….Devasa bir balonu şişirircesine okyanus kadar derin bir nefes alarak dikleşti. Ayakları onu nereye götürürse ağır ağır oraya gidecekti. Yokuşu tırmanmaya başladı. Üzerinden büyük bir yük kalkmışçasına kendini hafif hissetti; hayat nefes almaktı…
…. Sonunda birileri dönüşü olmayan yollarda derin izler bırakarak yokluklarında bile var olurken birileri de zaten var olmadıkları için boşluğa savrulan zerreler gibi yok olup gidiyorlardı…