Herkesin sadece yemek yemek ve para kazanmakla, eğlenmek ve emir vermekle ilgilendiği bir dünyada ara sıra birisinin çıkıp şeylerin görünümünü tazelemesi, olağan şeylerin olağanüstülüğünü, banallikteki gizemi, çöpteki güzelliği hissettirmesi gerekir. Fikir ve gelenek kölelerinden, asalak ve yapmacık ukalalardan, eski efsaneleri anlatan vaazcılardan, ahlaki ve mistik hapishanelerin tutsaklarından, tüm eski sosyal normların ve tüm ortak noktaların inatçı papağanlarından oluşan çok geniş ve çok güçlü bir katmanın ortasında, bir gece uyandırıcısına, bir saf zekâ gardiyanına, kaslı bir kazmacıya; meydan ışıklarına, yeniden kazanılmış özgürlük ağaçlarına, gelecekteki yapılara yer açmak adına yakan ve yıkan iyi niyetli bir yangıncıya gerek duyulur.
İtalya'da benim tükenmiş, güçten düşmüş, bitik bir adam olduğum söylentileri dolaşıyor, öyle mi? Gerçekten de benim bir saman alevi olduğumu ve son küllerimin de bahar esintisiyle uçup gittiğini mi söylüyorlar?
Yavaş olun, çocuklar! Durun biraz, rica ederim. Bitmek de neymiş! Daha başlamadım bile. Yapmış olduğum –ne zaman!– her şeyi bir ön söz, bir giriş, erkene alınmış bir kaynakça, bir duyuru, bir ilan ve hatta isterseniz, içindekinin daha iyi bir şekilde olgunlaşmasını sağlayacak bir şıra ve köpük taşması olarak hayal edin. En iyisi şimdi başlıyor: Ben daha bugün doğuyorum.
Saman alevi sevinç ateşiydi, yapay bir ateşti, kızların rüzgâr gülüydü, gülünecek, eğlendirici şeylerdi ama bugün kendimi hiçbir zaman söndürülemeyecek ve dünyayı ateşe verecek bir yangını başlatıyormuş gibi hissediyorum!
- Giovanni Papini