Zamanın ne kadar çabuk geçtiğini fark ediyordu. Zamanla birlikte üzerinde yaşanan dünyada, hatta evrende ve yaşamda nelerin birtakım değişikliklere uğradığına aklı takılıyordu. Çeşitli evrelerde doğal değişimlerin olduğu kadar, bazı değişimleri tetikleyen yapay olguların da var olduğundan habersiz olmadığına inanıyordu.
Bir insan olarak kendisini en çok tedirgin eden ve üzen, bu yapay değişim faktörleri oluyordu. Doğal değişimlerin zamanla olması gerektiğinin kaçınılmaz olduğunun bilincini düşüncesinde taşısa da yapay değişimlerin doğallığa verdiği ve vereceği zararları da bir tedirginlikle düşüncesinde taşıyordu.
Olmaz sanılan olayların oluyor olmasını, bitmez denen nice köklü kaynakların bitiyor olmasını, silinmez sanılan nice oturmuş izlerin zamanla siliniyor olmasını düşünüyordu. İnsan hayatının bitişini ve o ana kadar kişisel olarak geçirilen ömrün gaye ve çabasını düşünüyordu. Her şeyin bir sona gidiyor olmasını, varlık ve yokluk düşüncesi içinde değerlendirse de bir tek kelimeyle genelleyerek bir bitişin gerçekliğine bilimsel ve teolojik açıdan inanıyordu.
"Hasreti derinden çektim, değişimi yaşadım, şimdi de her alanda bir bitişi gözlemliyorum." diye dalgınlığı arasında içinden geçiriyordu.