Ruhu fırçasının ucunda birkaç saat sessizliğe büründü. Çalıştı, çalıştı en sonunda kolu sürekli havada asılı kalmaktan yorulmuş olmalı ki boyamayı bıraktı. Kızı Eda; pürüzsüz teni, bakımlı pembe saçları, bakışlarına yansıyan o hiç kimsede olmayan gizemli gülümsemesiyle karşısında duruyordu! Resimde doğal bir çekicilik gördü, mutlu oldu! Portrenin bütün sırrı gülümseyişindeki anlamı yansıtan dudağının kenarının yukarı kalkıklığındaydı. Yüzündeki duygu yoğunluğu da hissedilebiliyordu. Gözlerinin içine bakıp, "Daha çok çalışmalıyım, sen benim bitmeyen portrem olacaksın çünkü büyüdükçe değişeceksin ve ben senin değişimini yakalamaya çalışacağım, belki yakalayacak belki de hiçbir zamanyakalayamayacağım. Biliyor musun? Hiçbir zaman duygularımızı birbirimizle paylaşamadık ama seni her zaman sevdiğimibilmelisin," dedi. Sözlerini bitirdiğinde portrenin gözlerinin kendi bakışlarına odaklanmaya çalıştığını sezdi sanki. Tam odadançıkacakken dönüp portreye baktı, bir an göz göze geldiler. Portrenin yüz ifadesi az önceki tatlılığından sıyrılmış kızgınlıkla Ece'ye bakıyordu ya da belki o öyle baktığını düşlüyordu. Onun,"Senden nefret ediyorum anne!" diye bağırdığını duydu.