Türk okuyucusu, Kırgız edebiyatından yalnızca Cengiz Aytmatov'u tanımaktadır. Aşım Cakıpbekov da tanınması gereken imzalardandır. Ayrıca Cakıpbekov'un önemli özelliklerinden birisi, Aytmatov'un eserlerini Rusça'dan Kırgızca'ya tercüme eden ancak bu büyük özelliği saklanan kişi olmasıdır. Cakıpbekov, hem tercümeleriyle hem de hikâyeleriyle başarıya ulaşmıştır.
Yazdığı eserleri dünya klasikleri ile karşılaştırarak, edindiği tecrübeleri kaleme almış olduğu hikayelere yansıtan yazar, Kırgız nesrinde neredeyse yeni bir akımın yolunu açmıştır. Kırgızca'yı kullanmaktaki hünerini, özellikle, eserlerinde yapmış olduğu tasvirlerle kanıtlayan Cakıpbekov'un bu özelliğini, Kırgızistan'ın büyük edebiyat eleştirmeni Salican Cigitov, "Şimdilerde ne yazık ki edebiyatımızda, Kırgızca'yı onun kadar ustaca kullanan yazar yok." diyerek belirtmiştir.
Cakıpbekov, hayat gerçekliğini, eserlerine ideolojiye bulaşmadan son derece ustaca yansıtmakta ve bunu yaparken de gerçek hayat kişilerinden, gözlemlediği olaylardan hatta bizzat kendi yaşadığı hatıralardan yararlanmaktadır. O, kahramanlarını gerçek hayattan almış ve onların psikolojilerini son derece sutaca tahlil etmiştir. Onun kahramanları insanüstü güçleri olmayan, olağan üstü özellikler göstermeyen sıradan kişilerdir.
Aşım Cakıpbekov, eserlerinde sanatçı kişiliğini kanıtlamış, içinden çıktığı halkın örf-adet ve geleneklerini bütün ayrıntılarıyla, son derece canlı bir şekilde yansıtmıştır.
İlk hikayesinden itibaren, onun edebî başarısına hayran olacak ve Aytmatov muadili olan bu mütevazı yazarı çok seveceksiniz.