Avrupa, çoğu zaman sancılı olan dönüşümlerin, başkalaşımların tarihidir. Bir ve bölünmüş olmayı, farklılıkla birlik özlemlerini aynı zamanda içinde taşır. Hukukun ve keyfi kararların, demokrasi ve zulmün, medeniyet ve barbarlığın iç içe olduğu bir tarihtir bu.İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Avrupa halkları arasında kalıcı bir barış sağlamak için ortaya atılan Avrupa fikri, insan haklarına, farklılıklara, azınlıkların haklarına saygı gibi temel değerler üzerine inşa edildi.
Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra, Avrupa ikinci bir başkalaşım sürecine girdi. Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri çözülmemiş çatışmalarını, çekişmelerini Avrupa'ya taşıdılar. AB'nin kurucu ülkelerinde hem birlik fikri hem genişleme sorgulanır oldu. Avrupa kurumlarına karşı şüphe yaygınlaştı. Avrupa paralize olup, çözülmek, dağılmak tehlikesiyle karşı karşıya.
Edgar Morin ve Mauro Ceruti, bu çok boyutlu tehlikeye karşı, Avrupa'nın bir kez daha başkalaşmasına, kendini yenilemesine duyulan ihtiyacı dile getiriyor, Avrupa'yı iktisadi, siyasal, sosyal ve kültürel modelini yeniden yaratmaya davet ediyor.
"Bu kitabın asıl derdi günümüzün birbirine eklemlenen iki büyük krizi, Avrupa'nın çok boyutlu krizi ile bir türlü kendini insanlık olarak oluşturamayan büyük insanlık krizi bağlamında 'Avrupa'yı Yeniden Düşünmek'tir."
- Edgar Morin