Böyle bizim evimiz. Değişse de, dönüşse de, kimi zaman alt üst olma hâli yaşamış olsa da. Kayıplarımız olsa da, ayrılsak da, ayrı düşsek de, yine de duygularımız baki. Özlüyoruz nitekim kaybettiklerimizi, soruyoruz görmediklerimizi, bekliyoruz gözlediklerimizi.
Burası bizim ev ama aynı zamanda sizin ev. Okurken epey tanıdık gelecek size. Kim toplu kim dağınık şahıslar, etrafa saçılmış eşyalar; eş, dost, akrabalar; konular ve komşular, huylular ve huysuzlar, saygınlar ve düşkünler, birbirine koşanlar ve birbirinden kaçanlar, suskunlar ve çenesi düşkünler, görmek istenilenler ve uzak durulanlar; merhametliler, adaletliler, dürüstler ve hayırhahlar; magandalar, kabadayılar, sahtekârlar ve tamahkârlar… Hepsi burada.
Belki bir kaçını, birkaç sahnesini ancak sunabildik sizlere. Gerisini siz kıyas edersiniz. Okuyan yazandan arif gerek demişler. Hele bir okuyalım, belki sizin aklınıza daha ilginç şeyler gelir, söz olur, ifadeye bürünür, yazıya dökülür, kitap suretinde görünür.
Ama önce gelin hep birlikte şunları bir okuyalım. Bir görelim, neymiş şu bizim evin hâlleri?