Bizim kendi hikâyemiz, belki de benim ilk ve son hikâyem, şimdiye kadarki hayatımın tek romanı ve buradan çekip giden meçhul bir yazarın, acı gerçeğini barındıran tek eseri olacaktı. Doğrusu bu benim, ölülerin toplantı alanına, o meydana giderken tek teselli kaynağım olacaktı. Meçhul okuyucu, bu eserde yazarın, hayatını ortaya koyduğunu ve sadece gerçekleri yazdığını bilecek, belki de bu eserin tamamı kimsenin eline geçmeden, bir yaprak misali başka başka yerlere uçup gidecekti. Böylece her bir yaprağını başka biri okuyacak ve kimse bu hikâyeden bir şey anlamayacaktı. O zaman benimle birlikte hikâyem de bir meçhule karışacak, belki de Haliç'in suları üstünde toplanacak ve bana özenip kendi ölümünü bekleyecekti…