Küreselleşme süreci, kum fırtınası sonrası çölde yaşanan değişiklikler gibi, yeni haritalar, yeni coğrafyalar yaratıyor. Azami kar ve sermaye birikimi hedefi, sektörel ayıklamalar, işgücü ayıklamaları yapmakla kalmıyor coğrafyaları da seçiyor ya da dışlıyor.
1980 sonrası dünya kapitalizmiyle daha çok entegre olan Türkiye kapitalizminin coğrafyası da küreselleşme rüzgarından etkileniyor, zaten varolan bölgesel eşitsizlikler, yeni rüzgarlarla daha fazla büyüyor. Bazı bölgeler özel bir önem kazanırken Anadolu'nun önemli bir kısmı ıssızlaşıyor. Elinizdeki kitap, Türkiye'deki bölgesel eşitsizliğin boyutlarını, dinamiklerini ve gelişme eğilimlerini sergileyen, milli gelir, nüfus, sanayi, tarım, ticaret, eğitim, sağlık gibi temel göstergeler açısından illerin sıralamasını içeren araştırmalardan oluşuyor. Bölgesel uçurumun ulaştığı boyutlar son verilerle ifade edilirken bölgesel eşitsizlik madalyonunun diğer yüzünde büyük kent sorunlarına da dikkat çekiliyor. Doğu ve Güneydoğu'da bütün dehşetiyle yaşanan bölgesel azgelişmişliğin son görünümünü ve GAP üstüne tartışmalar da kitapta yeralıyor. (Arka Kapak)